25 Ocak 2012 Çarşamba

İstanbul ve Deniz...

İstanbul’un en güzel görünümleri, farklı açılardan ve denizden olanlardır...

 Oysa, tam olarak uygulanmamış olsa dahi İstanbul’un kara siluetini korumak için bir takım çabalar harcanmış ancak tuhaf bir biçimde deniz tarafı ihmal edilmiştir.

1970’lere kadar Boğaz’da ve Marmara’da gezen ahşap tekneler kara ile deniz arasında doğal bir armoni yaratmıştı. Ne var ki son dönemlerde, devasa yolcu motorları, türlü çeşitli etkinlik motorları gerek renk gerek cüsse ve gerekse aydınlatma olarak hiçbir kent referansıyla bağdaşmayıp karada olan curcunayı denize taşıdılar...



Benim denizle gerçek tanışmam ise her Türk gibi bayağı bir zaman aldı. Sevgili arkadaşım Metin Deniz’in 10 metrelik bir teknesini bana sattığı geçen yıla kadar! İşte bu tanışma yapılan bu haksızlığı tüm gerçekliğiyle gözümün önüne serdi. O zamandan beri ben de "Marmara ve Boğaz’a nasıl bir ticari tekne yakışabilir?" arayışına girdim.


Armada Teknesi

Şu sırada Tuzla’da SBO Yatçılık tersanesinde 20 metrelik bir ticari motor-yat inşa ettiriyorum.

Umudum, bu teknenin gerek işlev gerekse estetik olarak İstanbul’un denizlerine yakışmasıdır.

İnşallah mahcup olmam!