1950-1961 arasındaki yıllar İstanbul'u... Hayat ile ilk tanışmam...
Semt; Beyoğlu. Sakızağacı Caddesi ile Tarlabaşı Caddesi'nin kesiştiği noktanın bir alt paraleli olan Eski Çeşme Sokağı'nın köşesinde, bir 19. yüzyıl binasinda oturuyoruz...
Taksim İlk Okulu'nda, 1. sınıftan 5. sınıfa kadar Fatma Öğretmen'in öğrencisiyim...
Parma Apartmanı 1920'lerde... |
Pişirdiğim kahve ise çok revaçta! Herkes "-Bırakın da kahveyi çocuk pişirsin" diyor...
Elime geçen bahşişlerle, beni ve ablamı büyüten anneanneme, çok sevdiği tavukgöğsünü Saray Muhallebicisi'nden, yine sevdiği gazozu da mahallemizin Ermeni bakkalından alıp götürüyorum... Anneannem benimle gurur duyuyor...
İstanbul'da ve özelikle Beyoğlu'nda bir dönemin sonu... Farkına varmadan ona da tanık oluyorum...
Parma Apartmanı- 2012... |
Eski dostum Mehmet Pir, Beyoğlu'nda bir binayı restore ettiğini ve otel olarak işletmeye vermek istediğinden bahsediyor... Bina dediği de Osmanlı sarayının terzisi Paul Parma'nın evi; tarihi Parma Apartmanı...
Kendisini içten kutluyorum ancak işletme konusunu Armada açısından hiç üzerime alınmıyorum!
-çünkü yıllar öncesinden, kendime Ahırkapı'dan yürüyüş mesafesinin dışında hiç bir işe girişmeyeceğime dair söz vermişim!...-
-çünkü yıllar öncesinden, kendime Ahırkapı'dan yürüyüş mesafesinin dışında hiç bir işe girişmeyeceğime dair söz vermişim!...-
Aynı anda da kendime verdiğim sözden dönüp, "Armada Pera"yı açmaya karar veriyorum...
İşte Armada Otel'in kendinden 19 yıl küçük kardeşi Armada Pera'nın dünyaya geliş öyküsü...
Kasım Zoto